GİTAR HAKKINDA GENEL BİLGİ
Modern gitarı ''8'' şekline benzetebiliriz. Gövde ile saptaki köprü arası tel uzunluğunun yarısı olup bir oktavdır. 12 perde vardır.Gitarın gövdesinin ön tarafındaki ''ses tablası'' da denilen ahşap kısım çam ağacından yapılır. Çam cinslerinden Sedir yada Ladin olabilir. Gövdenin yan ve arka kısımları gül ağacından yapılır. Sapının ön kısmı çok sert bir ağaç olan Abanozdan arka kısmı ise Maun ağacından yapılır
GİTARLA İLGİLİ GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE GELEN ÖYKÜLER
Gitarın kökeninin ne kadar eskiye dayandığı konusunda birçok varsayım var, Ankara’daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde bulunan Hitit’lere ait bir kabartmada ve bunun yanı sıra, Asur’lara ait kabartmalarda da gitara benzeyen telli çalgıların varlığı bir gerçek. Avrupa’ya geliş öyküsünde ise İran ve Arap adlarına rastlıyoruz. Önce İran yoluyla Arap dünyasına, Arapların İspanya’yı fethiyle de Avrupa’ya geçtiği yaygın bir saptama.
Mağrip ve Latin gitarları 12. yüzyılda görülür. 15. yüzyılda ise lavtaya doğru gelişerek “Mandola” ya da “Mandora” adını alır. Günümüz gitarının ana çizgilerinin oluştuğu bu yüzyılda Latin gitarı, mızraplı Vihuela olur. Flemenk Vihuela’sı ise Avrupa Lavtası’ndan başka bir şey değildir.
Tarihte somut olarak ilk kez, 14. yüzyılda, şekli fazla tanımlanmasada Guitern diye bir sazdan bahsedilir. El Vihuelası olarak 13. yüzyıldan beri tanınan bu çalgı, 1500’lerin sonuna doğru, bugünkü gitarın doğmasındaki ilk ipuçlarını verir.
Ingiltere Kraliçesi I. Elisabeth, sarayında ve çevresinde daima müzikçilere yer vermesiyle tanınır. İspanya Kralı Şarlken’in oğlu II. Philiph, 1554’de İngiltere Kralı VIII. Henry’nin kızı olan, İngiltere ve İrlanda Kraliçesi Mary Tudor’la evlenir. Bu çağda Lavtalir müziğinin en güzel örnekleri verilir. John Dowland (1562 – 1626) zamanının en büyük lavtacısıdır.
Gitar müziği, 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar ya Tabulatur (ses perdeleri yerine parmak pozisyonlarını gösteren nota yazım sistemi) biçiminde ya da alfabetik akor simgeleri sistemiyle yazılıyordu. 1586 yılında çıkarılan ilk gitar metodu “
Bu arada Shubert, Berlioz, Diabelli, Gragnani, Carulli, Carcassi, Coste gibi bestecilerin ilgisini çeken gitar, onların dab u çalgı için eserler yazmasına neden olmuştur. 1778 – 1830 yılları arasında yaşayan Fernando Sor ise aynı dönemde İspanya’da yetişen en önemli gitar ustasıdır. Fernando Sor’un, öğrencisi olarak pek çok guitarist yetiştirmesinin yanı sıra, yazdığı sonatlar, varyasyonlar, fanteziler ve etütleri bugün bile birçok gitaristin dağarcığının baş köşesinde yer alır. Besteci, gitarı altı telli yaparak bugünkü gitarın temelini atar. İspanya’da, Sor’dan sonra Dionisia Aguada gibi bir gitar ustası yetişir. Daha sonra yine aynı dönemde İtalya’da özellikle Beethoven’
19. yüzyılda gitarda, sesin artmasını sağlayan değişiklikler yapıldı. Gövdesi genişletildi, derinliği azaltıldı, göğüs kapağı iyice inceltildi. Gövdenin içine göğüs kapağını desteklemek için konan enine çıtaların yerini, ses deliğinin altına yelpaze gibi açılan ışınsal çıtalar aldı. Eskiden ahşap bir takozun içine saplanan sapı, tellerin germesine karşın ek bir dayanak oluşturacak gibi, gövdenin içine doğru biraz giren bir pabuç ya da çıkma kol biçimine getirilerek arkaya tutkallandı.
19. yüzyıl boyunca İspanya’da birçok usta gitarist yetişir. Bunlar arasında Sor, Cano, Huartas, Tostado, Aquado, Fossa başlıca isimlerdir. Yüzyılın ikinci yarısında çağdaş gitar ekolünün kurucusu olarak nitelenen, Bach, ve Beethoven’
Andres Segoiva gitarı, konser salonlarına sokarak Amerika’dan Arjantin’e ve Uruguay’a kadar uzanan turneleriyle hem enstrümana hem de solistlere büyük saygınlık kazandırırken, gitarı 20. yüzyılda evrenselliğe ulaştırdı.
Segovia, Tarrega, Llobet, Pujol, Anido, Prat, Diaz, Bream, Williams gibi sanatçıların ünlü ve büyük eserleri gitar için düzenleyerek dağarı genişletme çabalarına artık Castenuovo Tedesco, Roussel, Mompou, Villa-Lobos, Ohana, Britten, Henze, Torroba, Rodrigo, Hallfter, Berio, Turina, Falla, Takemitsu, Ponce, Bennett, Berkeley, Walton, Martin, Davies, Tippett, Dodgson, Arnold, Brindle, Lauro, Poulene v.b. gibi özgür eserler yazan besteciler eklenir.
Gitarın kapasitesi zamanla zorlanırken yeni olanakları halen keşfedilmektedir. Gitarın sınırları yalnızca özgün besteler yaparal ya da yapım teknikleriyle zorlanmaz. Bir çok eserin gitara uyarlanması çağdaş besteciler için de bir gereksinim olur.
Eserlerin gitara uyarlanması bazı besteciler tarafından önyargıyla karşılanır. Oysa eserler, gitarda özelliklerini yitirmiyorlar, aksine daha iyi seslendiriliyorlar. Sonunda gitar, tüm önyargıları yıkar. Bugün gitar çağlar öncesinde başlayan yolculuğunu sürdürüyor ve dünyanın bir çok ülkesinde altın çağını yaşıyor…
İspanyol Gitarı” olarak adlandırılan beş çift telli çalgı içindir. Daha onceki gitarlar dört, Vihuela ise altı çift tellidir. Vihuela’dan sonra Barok Gitar devri yaşayan beş çift; günümüzde kullanılan klasik gitarlar ise tek altı tellidir ve bunun 18. yüzyıldan bu yana böyle olduğu Fernando Sor’un altı telli Romantik Gitar kullanmasıyla somutlanır. 17. ve 18. yüzyıllarda İtalya ve Fransa’da gitar metodlarına rastlanır. 18. yüzyılın sonunda IV. Şarl’ın himayesinde birçok gitarist yetişir. Gelmiş geçmiş en büyük gitar ustalarından birinin Niccolo Paganini olduğu söylenir. Bu çalgıyı kemanı kadar ustalıkla çalmasının yanı sıra, eserlerini bestelerken dizinin üzerinden hiç eksik etmediğinden söz edilir. ın hayranlığını kazanan Mauro Giuliani (1781-1828) ismine rastlarız. ın eserlerinden gitar için yaptığı düzenlemelerle tanınan Valenciya’lı gitarist-besteci Francisco Tarrega adına rastlarız. Andres Segovia, Emilio Pujol, Miguel Llobet, Regino Sainz de la Maza, Alirio Diaz ve Narciso Yepes O’nu izlerler. İngiltere’de ise, Julian Bream ve John Williams gibi gitaristler de aynı paralleled devam ederler. Alirio Diaz’ın önerisi üzerine Andres Segovia’nın gitarda ilk kez naylon tel kullanmasının yanı sıra en önemli misyonu; o yıllarda daha çok Amerika’da folk müzik, Avrupa’da ise türkü eşlikçisi olarak görülen gitarı, Klasik Gitar olarak tüm dünyaya tanıtmaktır. Ayrıca üstün virtüözitesiyle de çalgısını sevdiren ve geliştiren bir sanatçıdır. Segovia ’nın öğrencisi olan Alirio Diaz (1923) ise ünlü bir yorumcu olarak bütün dünyaya adını duyururken, özellikle Türkiye’de verdiği konserlerle ülkemizde gitarın tanııınmasında büyük katkıda bulunmuş, halen de bu katkısını bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sürdürmektedir.
KUSURSUZ GİTAR NASIL SEÇİLİR?
İyi bir klasik gitar ne gibi özelliklere sahiptir? Meksikalı bilim adamları bir gitarın niteliğinin akordunun ve akustik veriminin ölçülmesiyle belirlenebileceğini ortaya koydular. Elde edilen bulguların gitar satın alırken yaşanan sorunları büyük ölçüde gidermesi bekleniyor.
Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi'nden Ricardo Boullosa önderliğindeki bilim adamları fiyatları 50 ile 500 dolar arasında değişen dört klasik gitar üzerinde bir araştırma gerçekleştirdiler. Araştırmada müzikle yakından uzaktan ilgisi olmayanlardan profesyonel gitarist olanlara dek uzanan bir denekler topluluğundan sesin niteliği konusunda bir değerlendirme yapmaları istendi. Ardından ekip bu sonuçlarla müzik aletlerinin fiziksel özellikleri arasında bir bağlantı kurmaya çalıştı. Bu amaçla iki farklı deney uygulandı.
İlk deneyde, aralarında profesyonel gitaristlerin de bulunduğu küçük bir topluluktan kısa müzik parçalarını dinlemeleri istendi. Dinleyiciler müzik parçalarının dört gitardan hangisi ile çalındığını görmüyorlardı. Sonuçta, en pahalı gitar en ucuzuna kıyasla üç kat oy topladı.
İkinci deneyde, amatör ve profesyonellerden oluşan yine küçük bir topluluktan gitarları değerlendirmeleri istendi. Bu kez de en pahalı gitar en yüksek oyu aldı.
Gitar çalanlar telleri çalgının ahşap boynu üzerine yerleştirilmiş ince metal şeritlerden oluşan "perde"lere bastırmak suretiyle farklı notaları seslendirirler. Ekip söz konusu perdelerin akorunu inceden inceye ölçtü. Kusursuz bir biçimde akort edilen bir gitarda her perde arasında tam olarak yarım tonluk bir fark olmalıdır. Bu fark yankıbilimde 100 sent olarak bilinir (bir sent bir yarım tonun yüzde birine eşittir). Gel gelelim ekip dört gitarın ortalama akort hatasının 7 (en pahalı gitarda) ile 20 sent (daha ucuz gitarlardan birinde) arasında değiştiğine tanık oldu. Ekip ardından gitarların ışınım verimini, bir başka deyişle, bir tele dokunulduğunda mekanik gücün sese dönüştürülmesinde ne denli başarılı olduklarını sınadı. Sonuçta, 1 kilohertzin altındaki titreşimler için, en pahalı gitarın (500 dolar) yaklaşık % 5 oranında, öte yandan en ucuzunun (5 dolar) % 0'un altında bir verime sahip olduğu görüldü. Londra Guildhall Üniversitesi'nde gitar yapımı eğitimi veren David Whiteman bir gitarın niteliğini yalnızca akort ve ışınım veriminin belirleyemeyeceğine, gitar çalanların çalgının tonal niteliğine, yani farklı teller arasındaki ses dengesi ve notaların ne kadar sürede yok olduklarına da önem verdiklerine dikkat çekiyor. Whiteman ayrıca araştırmada kullanılan gitarların nispeten ucuz olduklarına, el yapımı iyi bir gitarın ederinin 3000-6000 dolar arasında değiştiğine parmak basarak, bu deneylerden elde edilen bulguların üstün nitelikli gitarlar için geçerli olduğundan kuşku duyduğunu dile getiriyor. (r.u.)
GİTAR TONUNA ENSTRÜMAN'IN ETKİSİ
Gitarın imalatında gövde, sap ve klavye için kullanılan ağaç çeşidinin ton üzerinde önemli etkisi vardır. Gövde için kullanılan ağaçlar genellikle alder, mahogany, poplar ve basswood (akçaağaç, maun, kavak ve ıhlamur ağacı)'dır. Fender'lerde genellikle alder, poplar ve basswood; Gibson'larda mahogany, maple; Ibanez, Jackson, Washburn gibi gitarlarda ise daha çok poplar ve basswood kullanılıyor.
Sap ağacında ise hemen hemen herkesin birleştiği ağaç cinsi sert ve dayanıklılığından dolayı maple. Klavye kısmında ise iki seçenek var: Rosewood ve ebony (gül ağacı ve abanoz). Tabi bütün bunlar gerçek gitarlar için geçerli. Piyasada $150'lık suntadan yapılmış gitarlar bile var.
Bu ağaçların her birinin kendine has ağırlıkları, yoğunlukları var. Bu yüzden herbiri ayrı tona ve tınıya sahip. Ağır gitarlardan daha iyi ton ve sustain (çalınan notanın tele vurulduktan sonar devam etme süresi) verdiğine dair yaygın bir görüş vardır.
Ancak, Gibson'ın Studio Light'ı ve Ibanez, Jackson ve Washburn'ün bir çok modeli bu görüşü çürütüyor. Gerçekten de Gibson'ların oldukça ağır gitarlar olduğu bilinir. Ancak Studio Light modeli çok şaşırtıcı bir şekilde hafif bir ağaç ve dolayısıyla hafif bir gitardan gerçek ve güçlü bir gitar soundu çıkabileceğini kanıtlıyor.
Ağacın cinsi kadar durumu da önemlidir. Eskimiş, beklemiş, kuru ağaç her zaman daha iyi ton verir. Vintage gitar kavramının çıkış noktası budur. Ünlü firmaların özellikle bekletilmiş ağaçlardan çok pahalı ve pahalı olduğu kadar da kaliteli gitarlar imal ettiğini biliyoruz. Örneğin seçkin gitar imalatçılarından Paul Reed Smith (PRS), Carlos Santana için 100 yıllık maun, 30 yıllık gül ağacından iki tane çok özel, seri numarası bile taşımayan gitar yapmış ve ne yazık ki Santana, paha biçilemeyen bu gitarları '94 Kasım'ında çaldırmış. Sanırım gitarlar hala kayıp ve bu konuda bilgi verebileceklere PRS ödül vaadediyor haberiniz olsun.
Sapın kalınlığı ve gövdeye monte ediliş şekli de tonu etkiliyor. Sap kalınlaştıkça sustain artıyor. Burada bir ikilemle karşılaşıyoruz. Sap kalınlaştıkça sustain artıyor, ton güçleniyor ama playability (çalınabilirlik, çalma kolaylığı) azalıyor. Örneğin Gibson tarafından 59 Rounded Les Paul olarak adlandırılan Studio, Custom, Classic gibi modellerde bulunan sap, Jackson Dinky'lerde ya da Ibanez RG modellerinde bulunan çok ince, düşük profil, hızlı sapların neredeyse üç katı kadar kalınlıkta.
Sapla ilgili diğer bir unsurun gövdeye monte edilme şekli olduğunu söylemiştik. Bunun için üç yöntem var. En yaygın olarak kullanılan metod herhalde vidalama yöntemi (Fender, Ibanez, Jackson, Washburn…). Yani sapı gövdeye dört, bazen de üç vida ile tutturma metodu (Bolt-on neck). Bu yöntem hem kolay hem de düşük maliyetli. Diğer bir yöntem de sapın gövdeyle birleştiği tarafını gövdede hazırlanmış oyuğa oturacak şekilde biçimlendirip yapıştırmaktır (Glued-in neck). Bu metod daha çok Gibson'larda ve akustik gitar yapımında kullanılıyor ve kesinlikle vidalama metodundan daha iyi sustain sağlıyor. En son metodta ise gitar üç parçadan meydana geliyor. Sap ağacı gövde boyunca devam ediyor ve yanlardan gitar gövdesinin iki kanadı ekleniyor. Böylece tellerin her iki ucu da aynı ağaç parçası üzerine iliştirilmiş oluyor (Straight-through neck). Bu yöntem de vidalama yönteminden daha iyidir denebilir. Genellikle özel imalat el yapımı gitarlarda kullanılıyor ama bu yöntemi fabrikasyon üretimde kullanan Carvin, Yamaha (SG modelleri), Aria gibi markalar da mevcut. Ayrıca gitar üzerindeki boyanın da tona etki ettiği söylenebilir. Kimileri tamamen çıplak, sadece cilalanmış gitarları tercih ediyorlar (örneğin Washburn Nuno Bettencourt modelleri ve yine Washburn Tonewood serisi).
Gitar ne kadar iyi olursa olsun sap ayarı, tel yüksekliği, entonasyon ayar, eşik yüksekliği gibi faktörleri gözönüne alıp bu ayarları yapmamışsanız ya da yaptırmamışsanız mükemmel tona ulaşmak için katetmeniz için gereken daha yol var demektir. Gitarın sapı, fiziksel koşulların (ısı, nem vs.) değişmesinden etkilenir ve sahip olduğu formu bozar. Bir gitar sapı üç pozisyonda olabilir: Dümdüz, içbükey ya da dışbükey. Sapın dışbükey bir profil alması en kötü, istenmeyen bir durumdur. Teller köprüden çok fazla yükseltilmiş olsa dahi klavye üzerinde bir çok pozisyonda bızlama görülür. Bend yapmak zor hatta bazen imkansızdır. Bunu gidermek için truss-rod'u (sapın eğimini değiştirmek için imalat sırasında sapın içine yerleştirilmiş demir çubuk) gevşetmek gerekir. Bazı durumlarda (tel yüksekliğinin çok az olması ya da ince tel (.009/.008) kullanılması gibi) sapın tam düz olması bile bızlamaları yok etmek için yeterli olmayabilir. O zaman truss-rod'u biraz daha gevşeterek sapı içbükey bir pozisyona getirmek gerekir.
Sapın pozisyonu belirlendikten sonra köprü ve eşikten tel yükseklikleri ayarlanmalıdır. Burada yine bir ikilem ortaya çıkıyor: Tel yüksekliği arttıkça ton iyileşir ve sustain artar ancak çalınabilirlik azalır. Tellerin klavyeye olan uzaklıkları azaldıkça çalarken parmaklarımızın sarfetmesi gereken güç azalacağından daha kolay ve hızlı çalmak mümkün olur. Burada her gitaristin çalınabilirlik ve ton/sustain arasında bir tercih yapması ya da denge kurması gerekiyor.
HAPÖRLERİN TONA ETKİSİ
Preampli ve powerampli özelliklerinin yanısıra hoparlörler de önemlidir. Gitar amplifikasyonu için 8", 10", 12" ve 15" çaplarında hoparlörler kullanılabilir. En yaygın kullanılan ve standart olarak kabul edilen ölçü 12"tir. Hoparlör çapı ve sayısı arttıkça ton güçlenir, cılızlıktan uzaklaşır. Küçük kasalı, küçük hoparlörlü ampliler daha tiz ve mid karakterlidirler. Bu tiz ve midlik bazen tonun tamamen cılızlaşmasına, çiğleşmesine sebep olabilir. Küçük amplilerin (hem fiziksel olarak hem de güç açısından küçük olan amplilerin) de üstünlükleri vardır. 100 Watt'lık bir kafa ve 4x12 kabinden oluşan bir halfstack'i volume açarak zorlayıp, doğal ve tatminkar bir overdrive'a ulaşmak kolay değildir. Hele evde hiç mümkün değildir. Ancak 30 Watt'lık lambalı bir comboyu çok yüksek volume seviyelerine çıkmaya gerek olmadan rahatlıkla ısıtıp, sürebilir ve doğal distortion elde edebilirsiniz.
TELLERİN TEMİZLENMESİ
En iyi sonucu almak için teller doğru takılmış ve iyi durumda olmalı, gitar ve gitarist için uygun şekilde seçilmelidir. Zayıf entonasyon, akort zorlukları, çınlama ve cızırtılar, ses ile esnekliğin kaybolması gibi pek çok problem eski veya aşınmış tellerle çalmaktan kaynaklanabilir. Teller, kullanım miktarı ve koşullarına uygun şekilde yenilenmelidir. Ter ve kir tellerin ömrünü süratle azaltacaktır. Telleri kullanımdan hemen sonra kuru ve tüy bırakmayan bir bez ile temizlemek bunu engellediği gibi perde ile klavyenin ömrünüde uzatacaktır. Tel yağları paslanmayı önleyerek tellerin ömrünü uzatabilir ancak kullanıldıktan sonra fazlası dikkatle alınmalıdır. Tel yağları naylon tellerde kesinlikle kullanılmamalıdır.
GİTARIN AKORT EDİMESİ
Herhangi bir müzik parçasını çalmaya başlamadan önce gitarın doğru bir şekilde akort edilmesi gerekmektedir. Açık tellerin hepsi diğerleriyle uyumlu olacak şekilde ayarlanmalıdır. Eğer teller konser akorduna (Standart Akort) ayarlanırsa gitar diğer enstrumanlarla birlikte de çalınabilir. Akort gereçleri piyano veya diyapazon gibi tanıdık olanlardan, elektro gitarlarla akustik gitarların kalibre edilmiş frekanslarını gösteren hassas elektronik aletlere kadar büyük bir çeşitlilik göstermektedir.
BİR REFERANS NOKTASINA GÖRE AKORT ETME
Gitarların akort ayarı genel olarak bir telin seçilen tek bir referans notasına göre akort edilmesi yoluyla gerçekleştirilir. Örneğin konser akorduna (Standart Akort) sahip ve 440 Hz. lik A sağlayan bir diyapazon ile gitarın 1. telinin 5. perdesi, veya E sesini veren herhangi bir müzik enstrümanı ile açık E teli akort edilebilir. Tellerin tamamı gitarın açık teli veya bir perdeye basılarak elde edilen sesle çalınan nota ile tamamen aynı oluncaya ve referans noktasına uygun düşünceye kadar akort mekanizması çevrilir. Yeni başlayanlar için akort işlemini açık tel ile yapmak çok daha kolay olacaktır. Açık tellerden biri akort edildiğinde, bu tel diğer tellerin de akort edilebilmesi için bir referans noktası olarak kullanılabilir.
AKORT BOZUKLUĞU
Gitarın doğru şekilde akort edilmesi çok önemlidir. Açık tellerin birbirleriyle uyumlu olacak şekilde akort edilmezse, gitar rahatsızlık verecek kadar uyumsuz ve müzikal olmayan sesler üretir. Akor ve gamların yanlış şekilde duyulmasına yol açan bu durum gitara yeni başlayanların hevesini kırabilir. Bu yüzden aşağıda gösterilen tekniklerle gitarınızı sıkça akort etmeniz tavsiye edilir.
TABLAR NASIL OKUNUR
Tab yada tablature aşağıdaki gibi görülür.
(mi) E)----------------------------------------------------------------------
(si) B)----------------------------------------------------------------------
(sol) G)----------------------------------------------------------------------
(re) D)----------------------------------------------------------------------
(la) A)----------------------------------------------------------------------
(mi) E)----------------------------------------------------------------------
Yukarıdaki şekildeki mantığı anladıktan sonra tab okumanın ne kadar kolay olduğunu göreceksiniz. Tab nota okumak yerine geliştirilmiş bir tekniktir. Gitar için (diğer enstrümanlar içinde var) yukarıdaki şekli ile kullanılır.
İngilizler yolun sağından gitmedikleri gibi notaları da bizim gibi yazmazlar.
C : do,
D : re,
E : mi,
F : fa,
G : sol,
A : la,
B : si, onların kullandıkları notalar ve şu an için standart olmuş durumda.
Gitarımızda altı tane tel var. Aşağıdan yukarı doğru mi si sol re la mi, ingilizler gibi yazarsak E B G D A E, şekildeki harfler gitarımızdaki telleri, uzun devam eden çizgiler ise klavyemizi gösterir.
TABLARIN OKUNUŞU HAKKINDA BİLGİ
Bir örnek ;
E)---------------------------------------------------------------------
B)---------------------------------------------------------------------
G)---------------------------------------------------------------------
D)------------------------5--------------------------------------------
A)----------------4----------------4---------4--------3---------------
E)---------------------------------------------------------------------
Şekilde daha öncede söylediğimiz gibi gitarın klavyesini düşünelim görüldüğü gibi burada nota yerine rakamlar var. Gitarınızı alınız. ilk önce dört sayısını çalıyoruz. Dört sayısının bulunduğu çizginin baş tarafında 'A' harfini görüyoruz. Bu harf gitarımızın 'la' telini(aşağıdan yukarı doğru sayarak 5.tel) ifade ediyor. Dört sayısı ise o telin dördüncü perdesinin çalınacağını söylüyor.
Sonraki 5 sayısı D teli(re notası:aşağıdan yukarı doğru 4.tel) üzerinde. Yani gitarın 4.telinin 5 numaralı perdesine basarak çalıyoruz.
Üçüncü sayı '4' ve 'A' teli üzerinde ve 4.perdeye basılarak çalınıyor.
Dördüncü sayı yine 'A' teli üzerinde 4.perdeye basılarak çalınıyor.
Tab üzerinde son sayı üç ve 'A' teli üzerinde (la teli) 3.perdeye basarak çalacağımızı ifade ediyor.
|
|
 |
|